Cumartesi, Ağustos 10, 2013

Armanın Peşinde ...Next Station KAYSERI !




Türk Futbolunun ne hallerde oldugunu deplasman yasakları ile ilgili karar açıklandıgı zaman görmüş olduk.İstanbul'da deplasman yasagı uygulanırken Süper kupa maçı için oynanacak maçta tribünler yarı yarıya olacak,bir tezat yokmu bu işte ? Türk Futbolunu yönetenler hangi işi dogru yaptıki bu işte dogru olsun.Zira deplasmana taraftar götürülmemesi istegini bizim yönetimde onayladı,onlarıda unutmadık tabiki.

Maça gelecek olursak eğer,takım hazır durumda.Lige kupa ile başlamak güzel olacaktır.

Bugün İstanbul'dan otobüs ile yola çıkacak tribün emekçileri,diger grup ise yarın sabah uçak ile yola çıkacak.

Bu zamana kadar Galatasaray Armasının oldugu heryerde olduk,yarında olacagız.

Pazar, Temmuz 28, 2013

Beklemekten sıkılan bir kaç kişiydiler

İşin komiği ne biliyor musun? Her türlü içindesin hapisanenin, bir yerlere koşuyorsun ya da koştuğunu sanıyorsun, ya da ne bileyim nefes aldığını biliyorsun, belki de anlatmak istediğin o kadar şey varken susmak vardır ya hani hep yapılan, ya da yaptığımız her şey boş diyenlere inat nefes alır ve gülümsersin ya. Bir şekilde tutunmalı hayata, keyif almaya çabalamalı, anlam yüklemeden çok fazla hayata ya da bireylere, sadece kendinle dolaşmalı. Bilemem.


benim yerime görmenizden
benim yerime duymanızdan
benim yerime konuşmanızdan sıkıldım
sizden sıkıldım
kendimi tenzih ediyorum
kendimden sıkıldım
benim yerime benden sıkılmanızdan sıkıldım

Salı, Temmuz 24, 2012

Ya biz ?

Bunlar Büyük Galatasaray'lı ya biz ?

Sokayım sizin profesyonelliğinize.

Pazartesi, Mayıs 21, 2012

Yine yeniden

Uzun bir süre bloga yazı yazamadım.Hayat,okul,tribün koşturmacası içerisinde baya bir boşladık blogu,tabi bunda bir ara blogların kapatılmasıda etkilide oldu diyebilirim.İnsanın bir kere hevesi kırıldıgı zaman maalesef olmuyor.

Şimdi ilk günkü heyecan gibi kaldıgım yerden devam etmek istiyorum.

Sonsuza dek sürecek bizim aşkımız ...!

Ordun daima seninle ...

Perşembe, Haziran 30, 2011

Biz Galatasaraylıyız !





Kavga büyük, İdeal büyük, taşınacak yük büyük!

GALATASARAY TEK BÜYÜK!

Cuma, Haziran 24, 2011

Başımız Sağolsun






Allah rahmet eylesin.

Nur içinde yat Büyük Galatasaray'lı .

ne gidilir ne kalınır






''okusaydım belki adam olurdum. kaldırımları koklamazdım, ciddi, şu anki halimin anlamadığı şeyleri biliyor olurdum. her yaş kesitinin bana biçtiği bir güzellik olurdu. boş şişelerle dolu bu dağınık odanın faili olmazdım. tıraşlı olurdum, temiz kokardım, paspal görünümlü olmazdım. köşeleri dönerken heyecanlanmazdım, heyecanlanmayı gerektirecek hiçbir şey olmazdı hayatımda." Böyle başlamak isterdim "yazılamayan" metne.


Hani içinde yaşamın kokusu olan metne. Var mıdır ki. Belki hayatın kendisi ağır bir koku gibidir, tenimize yapışıp kalan. Belki de bilinmezliğin kimyasında bir şeyler saklı gibidir. Belki, denklemin sol ve sağ yanını, tüm özdeşliklerinden koparıp atan bir sabit gibidir. Değişmeyen ve değişemeyecek şeylere inat. Yaşam gibi... Umut gibi... Düş gibi... Umut? Okudum adam olamadım örneğin. Oysa ne kadar çok istemiştim ya da istenmişti benden. Adam olmanın sanatı verilmişti elime. Bir reçete gibi. Ne kadar sessizlik, ne kadar konuşkanlık, ne kadar vakurluk... Hepsi yazılı bir reçete gibi elimdeydi oysa.


Günde ne kadar ve nasıl alınacağını o kadar iyi ezberlemiştim ki. Sabah aç karnına sessizlik alınacak. Derken öğle vakti stress halinde az miktar konuşkanlık ve üzernine derin bir bakış. Bu akşama kadar iyi gelirdi zihne. Derken akşam yatmadan önce bir vakurluk ile sabaha merhaba denecekti.. Artık yapamıyorum bunları. Elim öylesine ağırlaştı ki. Sanki bedenimden kopacakmış gibi. Korkuyor ve içimde boğulacak gibi oluyorum. Neden? Kendimi aramak olmasın... Zaman ve mekandan bağımsız bir boyuta geçmek ve katışmak HİÇ'liğe... Hiçlik? Bir balık olmak isterdim örneğin. Bir kara balık. O bilgece bakan ve AN'da saklı kalan bildikleri ile. Takılırdım bir ağın peşi sıra, giderdim o bilinmezlik ülkesine... Orada yeniden yaratardım kendimi. Yüzgeçlerim ve tüm deniz aşkımla yeniden kuradım belleğimi. Kısacık bir zaman dilimine tüm hayatı hapsederdim. Ve karışır giderdim suların engin cazibesine. Oysa şimdi? Şimdi her köşebaşlarında yüreğim sanki yuvasından çıkıverecekmiş gibi.


Sanki damarlarımda taşıdığım bir başkasının kanını fışkırtıverecekmiş gibi. Yoksa içimdeki o fırtınalı ben? İçimdeki ben... Daha da derinlerde bir başka ben'in izlerini silmek ister gibi. O ve ben. İçimde yaşattığım kötücül ve canavar ben ile içiçe ve derin bir uçurumun kıyısında gibiyim. öylesine derin bir uçurum ki. Sanki bir çiçek? Uçurumun kıyısında açan çiçek olmak isterdim, şu tertemiz haliminden sıyrılıp... Kirlenmiş ve koparılamayacak kadar dikenli bir çiçek olmak isterdim. Bir gül değil, daha kalın dikenleri olan ve rüzgarın sesi ile uçuruma MERHABA diyecek bir çiçek. Rengarenk ve her rengi silik ve kirli bir çiçek. Kirlenmek ve kirli olmak isterdim, bu temiz halime inat. İsimsiz ve mekansız olmak isterdim... Kara bir gecenin bilgesi olmak isterdim, o bilinmezlik ülkesinde

Salı, Nisan 12, 2011

Seni Yıkacak Dozerin



Anılarımız,hayallerimiz,sevinçlerimiz,üzüntülerimiz bir anda uçup gitti.Oysa ben Samiyen'de tribünlere ayak bastığım zaman kendi evimdeymişim gibi hissediyordum.Hayatımızın tam ortasında bir yeri vardı her zaman.


Peki şimdi ne oldu?Endüstriyel futbolun getirileri ile değişimler kaçınılmaz oluyor.Bu değişime ister istemez herkes ayak uydurmak zorunda,bizde bu değişimin bir parçası olma yolun hızla ilerliyoruz.


Çok Özliyeceğiz Seni Samiyen,Meşale Sokağı,deplasman öncesi stadın orda takılmaları,kısacası herşeyi ...

Cuma, Nisan 08, 2011

Yeri Gelmiş Acıyada;Gülmüşsek ..!


Eyvallah



Bir çantaya doldurulmış;umutsuzluklar,kaybolan hayaller,unutulmuş düşler,sonuçsuz sorgulamalar,yenigiyle biten denemeler,yarım ve yarıda kalmışlıklar hatta yaşanılamamışlıklar ...


Herşeye sırtımızı yüklenip,herşeye koca bir ''eyvallah'' çekme vaktidir şimdi.


Bu gidiş aslında,bir geri dönüş ...